-
ZEYNEP TUNÇ
Tarih: 10-04-2025 21:41:00
Güncelleme: 10-04-2025 21:47:00
Bir karınca yuvasında küçük bir karınca yaşardı.
Ne en güçlüydü, ne en hızlı, ne de en zeki.
Ama onu diğerlerinden ayıran bir özelliği vardı:
Kendi türünün acısından gözünü asla kaçırmazdı.
Bir karınca yorgunluktan buğday tanesini yuvaya taşıyamadığında,
hiç tereddüt etmeden yardım ederdi.
Bir başkası tökezlediğinde, onu ayağa kaldırmak için uzanırdı.
Yağmur tünelleri çökerttiğinde,
ilk tamire koşan yine o olurdu.
Karıncalar, onun sessiz ama sürekli varlığına alışmıştı.
Eğer bir yük düşerse,
onun yerden kaldıracağını bilirlerdi.
Eğer bir geçit yarım kalırsa,
onun tamamlayacağını.
Bir karınca yorulursa,
omzunu ona uzatacağını…
Ama kimse ona sormadı:
“Sen, iyi misin? Yoruldun mu?”
Günbegün sadece kendi işini değil,
başkalarının işini de yaptı.
Dinlenmek nedir, unuttu.
Ama kendine hep şunu söyledi:
“Biraz daha dayanırsam, her şey daha iyi olacak. Önemli olan başkalarının daha az zorlanması.”
Ta ki bir gün…
Bacakları yorgunluktan titreyene dek.
Artık hızlı yürüyemedi.
Sırtı ağrıyordu.
Eskiden canlı olan bakışları, derin bir yorgunlukla bulanıklaştı.
Ama karınca yuvasını hayal kırıklığına uğratamazdı.
Bir karınca yardım isteyince,
son gücünü toplayıp kabul etti.
Bir diğeri daha geldi,
dişlerini sıktı, yine “evet” dedi.
Bir üçüncüsü daha yaklaştı:
“Sen her zaman vakit buluyorsun, bana da yardım et!”
Ve “hayır” diyemedi.
Ve kimsenin beklemediği oldu.
Biriken yüklerin ağırlığı altında
bacakları çöktü.
Yere yığıldı.
Yanından geçen karıncalar, artık kıpırdamadığını fark etmedi bile.
Başta yokluğunu kimse dert etmedi.
“Kesin geri gelir,” dediler.
Ama günler geçti.
İşler aksadı.
Düşen yükleri toplayan olmadı.
Omuz veren kimse kalmadı.
Tüneller çökmüş halde kaldı.
Yavaş yavaş karıncalar anladı:
Onun yaptıkları, sandıklarından çok daha fazlaydı.
Onu aradılar, ama bulamadılar.
Ve bir gün, kenarda yaşayan yaşlı bir karınca içini çekerek şöyle dedi:
“O gitti. Çünkü onu sırtlayanları biz, ancak yere yıkıldıklarında fark ediyoruz.”
“Peki neden bize hiçbir şey söylemedi?!” diye haykırdılar.
“Hiç biriniz ona nasıl olduğunu sordunuz mu?” diye sordu yaşlı karınca.
Sessizlik çöktü.
Anladılar ki…
Onun yardımını hep doğal görmüşlerdi.
Hep oradaydı.
Hep destek veren, hep tamir eden.
Ama sıra ona geldiğinde…
Kimse görmemişti.
❗
Her toplumda, bazıları diğerlerinden daha çok yük taşır.
Yardım ederler, destek olurlar, kendilerinden verirler.
Tükenmiş olsalar da “evet” demeye devam ederler.
Hayatı kolaylaştırırlar…
Ama kimse onların ne halde olduğunu sormaz.
Ve bir gün, güçleri tükendiğinde ve çekildiklerinde,
işte o zaman kıymetleri anlaşılır.
Ama…
O zaman geri dönmek için hâlâ güçleri ve istekleri kalmış olur mu?
❗ Eğer hayatınızda bu karıncaya benzeyen biri varsa,
onun yere düşmesini beklemeyin.
Bugün sorun ona:
“İyi misin?
Sana nasıl yardımcı olabilirim?”
Çünkü bazen sadece bir kelime… her şeyi değiştirebilir.
ANADOLUNUN EVLADI BAĞRINA NE YANGINLAR BAĞLADI AĞLAYAN SEVDASIYLA…
CANAN YILMAZ
- Hayat seçtiğiniz kadındır...
- Vatandaşın Memnuniyeti
- Herşeyi Unutmayın
- 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı
- Bir Keçi Çobanı
- 12 Mart İstiklal Marşının Kabulü ve M.Akif Ersoy´u Anma Günü
- Biliyor muydunuz..?
- KIRKIN ÇIKMASI
- Ege Bölgesi İlleri Ağızlarında Yer Alan Tarım ve Hayvancılıkla İlgili Araç Gereç Adları Üzerine Tematik Bir Sınıflandırma
- KIRKIN ÇIKMASI...
- ÇOCUK HAKLARI…
- ONUNCU YIL NUTKU (29 Ekim 1933)